Dolu sıvı mı ?

Abdulferit

Global Mod
Global Mod
Dolu Sıvı mı? Bir Hikâye Paylaşmak İsterim

Merhaba Forumdaşlar,

Bazen hayatımızda bir şeyler olur ki, ne olduğunu tam anlamadan sadece hissederiz. Hani, kalbimizin derinliklerinde bir boşluk var gibi hissederiz, ama nedenini bilemeyiz. Bugün, sizlerle içsel bir yolculuğa çıkmak, bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bu hikâye, erkeklerin ve kadınların farklı bakış açılarını nasıl barındırdığına dair bir düşünce biçimi üzerine. Sadece bir hikâye değil, aynı zamanda bir duygusal çözüm önerisi de sunuyor.

Hikâyenin Başlangıcı: Dolu Bir Şişe ve Boşluğu

Bir sabah, Elif gözlerini açtı ve yine o aynı hissiyatla uyanmıştı. Bir boşluk vardı. O kadar büyük bir boşluktu ki, içinde kaybolmamak için her gün biraz daha fazla çaba sarf etmek zorunda hissediyordu kendini. Ne tam olarak üzüldüğünü anlayabiliyor ne de mutluluk verecek bir şey bulabiliyordu.

Birçok kez düşündü, “Neden böyle hissediyorum?” Ama bir türlü cevabı bulamadı. O boşluğu, o hisleri adlandırmak, anlamlandırmak imkansız gibiydi.

Elif, bu boşluğu bir şişe olarak hayal etti. Her gün biraz daha dolan, her gün biraz daha ağırlaşan bir şişe. Ama ne var ki, şişe her defasında yine boş kalıyordu. Ne kadar çaba gösterse de, her şey bir adım ileri, bir adım geriye gidiyordu. Bu boşluğu, bu dolu ama yine de boş olan şişeyi doldurmanın bir yolu yok muydu?

Kadınların Empati Dolu Dünyası: Duyguların Yolu

Elif, işte bu yüzden hayatında her zaman çözüm arayacak birini, onunla bu boşluğu dolduracak birini hayal etti. Çünkü kadınlar, duygularını anlamak ve onlarla ilişki kurmak konusunda gerçekten çok başarılıdırlar. Bir kadının kalbinde, başkalarının acılarına empatik bir şekilde yaklaşma, onların içindeki boşlukları görme yeteneği vardır.

Bir gün Elif’in en yakın arkadaşı Selin, Elif’in içindeki boşluğu fark etti. Onun gözlerindeki derin acıyı görebiliyor, fakat bir çözüm önerisi sunmak yerine ona sadece sarıldı.

“Bazen bu boşluk, seni daha güçlü yapar Elif. Her şeyin, doğru zamanda yerli yerine oturmasını beklemek gerekiyor,” dedi Selin.

Selin’in söyledikleri, Elif’i biraz daha hafifletti. Ama yine de o boşluk tamamen yok olmamıştı. Selin’in bakış açısı bir kadının doğasında bulunan, daha derin bir anlayışı simgeliyordu: Empati. Bu empati, Elif’in içindeki boşluğa bir anlam katmaya çalışıyordu ama her gün biraz daha dolmaya çalışan şişe hala yetersizdi.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Dünyası: Strateji ve Eylem

Bir akşam, Elif’in hayatına Mehmet girdi. Mehmet, çözüm odaklı yaklaşımıyla tanınan biriydi. Ona göre her problem bir çözümle gelir. Elif’in içindeki boşluğu bir sorun olarak görüp, bu soruna doğrudan bir çözüm aramaya koyuldu.

“Bu boşluk nedir, onu anlamalıyız. Bir şey eksik olabilir,” dedi Mehmet, Elif’e yaklaşırken.

Mehmet, “İçindeki boşluğu nasıl dolduracağımızı bulmalıyız. Belki de neyin eksik olduğunu anlamalıyız. Bir plana ihtiyacımız var,” diye devam etti.

Elif, Mehmet’in çözüm odaklı yaklaşımını sevdi ama aynı zamanda şüpheliydi. İçindeki boşluğu planla, bir stratejiyle doldurabilir miydi? Belki de biraz daha duygusal bir yaklaşıma ihtiyaç vardı, belki de sadece hissetmek gerekiyordu.

Mehmet’in yaklaşımı, erkeklerin tipik olarak yaşadığı stratejik ve mantıklı bir bakış açısını yansıtıyordu. Her şeyin çözülmesi gereken bir problem olduğu düşüncesi, Elif’i biraz rahatsız etti. Ama bir taraftan da, bu yaklaşım ona bir şeyleri değiştirebilmek için harekete geçmesi gerektiğini hatırlatıyordu.

Bir Denge Bulmak: Dolu Sıvı mı?

Bir süre sonra, Elif’in içindeki boşluk hala devam ediyordu, fakat farklı bakış açıları ona yeni yollar sunmuştu. Empati ve çözüm odaklı düşünceler arasındaki dengeyi bulmaya çalışıyordu.

“Dolu sıvı mı? Boş mu? Yoksa içindeki sıvı bir şekilde değişiyor mu?” diye düşündü Elif.

Selin’in empatik yaklaşımı, ona yavaşça duygularının anlamını kavramasını sağlıyordu. Mehmet’in stratejik yaklaşımı ise, ona harekete geçmek ve çözüm üretmek için cesaret veriyordu.

Ve belki de hayat, bu dengeyi kurmakla ilgiliydi. Empati ile stratejinin birleşmesiyle, Elif nihayet içindeki boşluğu dolduracak bir şeyler buldu.

Sadece bir şeydi, bir adım attı. Yavaşça, ama kesinlikle.

O anda Elif, kendi içindeki sıvının aslında ne kadar değerli olduğunu fark etti. Hangi sıvıydı bu? Belki de en çok ihtiyaç duyduğu şey, bir dengeydi. Hem duygusal hem de mantıklı bir yaklaşım, içindeki boşluğu dolduracak sıvıydı.

Sizce, boşluklarımızı doldurmak için duygusal ve stratejik yaklaşımlar bir arada olmalı mı? Belki de bazen sadece “dolu sıvı” olmayı öğrenmeliyiz.

Birlikte Düşünelim: Yorumlarınızı Paylaşın!

Bu hikaye üzerinde sizlerin de düşüncelerini merak ediyorum. Bazen duygusal bir yaklaşım yeterli olurken bazen de çözüm odaklı olmak gerekiyor. Ya da belki de her ikisinin bir arada olması?

Hikâyenin Elif ve Mehmet üzerinden bir yansıması var. Peki ya siz, boşluklarınızı nasıl dolduruyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum!